Kusura Kazısı
Kusura Höyüğü, Sandıklı ilçesinin 13 km güneyindeki Kusura köyü içindedir. Yerleşim alanı yaklaşık 400 m çapında, 14 m yüksekliktedir. Kusura Höyük, Anadolu’da, Cumhuriyet döneminde, kazısı yapılan ilk örneklerden biridir.
Kusura kazısı, 1935-1937 yılları arasında, Cambridge Üniversitesi adına arkeolog Winifred Lamb tarafından yapılmıştır. Kazı sonucunda, M.Ö. 3000-1500 yılları arasına tarihlenen üç kültür katı (A.B.C) ortaya çıkarılmıştır.
Kusura A, Geç Kalkolitik ve Eski Tunç çağı I (M.Ö. 3000-2500) dönemine ait yerleşme kalıntıları ve çoğunlukla mezar buluntuları vermiştir. Kusura B, höyüğün en yaygın, en yoğun yerleşme ve kültür katıdır. Eski Tunç Çağı II-III (M.Ö. 2500-2000) dönemlerini içermektedir. Burada, bazı sokaklar çevresinde yan yana dizilmiş evler, odalar bulunmuştur. Birbirine bitişik küçük odalardan oluşan dikdörtgen evlere, uzun duvarların ortasından açılan kapılardan girilmektedir. Odaların temelleri taştan, onun üstündeki duvarları kerpiçten yapılmıştır. Odalarda fırın ve onun yanında ocak bulunmaktadır. Oda zemini sıkıştırılmış topraktan; tavanı, direklerin taşıdığı atkılar üzerine dizilen kalasların ve merteklerin üzerine sıvanan çamur ve toprak tabakasıyla örtülmektedir. Kusura C yerleşmesi Orta ve Geç Tunç Çağı’na (M.Ö. 2000-1500), yani Asur Ticaret Kolonileri ile Eski Hitit devleti zamanlarını göstermektedir. Bu dönemde, şehrin etrafı oldukça kalın ve düzgün bir surla çevrilmiş, daha büyük ve sağlam binalar inşa edilmiştir.
Arkeoloji yayınlarına “Kusura Tipi Keramik” ya da “Kusura-Yortan Tipi Keramik” olarak giren ve Eski Tunç çağına simgelenen Kusura çanak çömleği, tarihlemede kullanılan önemli buluntular arasındadır. A yerleşmesinde bulunan keramik, el yapımı küpler, testiler, tencereler, maşrapalar, vazolar, sürahiler ve taşınır ocaklardan ibarettir.
B yerleşmesi keramiği de koyu ve açık kırmızı renkli, ince yapılı, iyi perdahlı ve cilalı el işidir. Burada iki kulplu testiler, tek kulplu sürahiler, maşrapalar, kulpsuz taşlar, tabaklar ve minik kaplar bulunmuştur. Kapların çoğunluğu düz, tek renkli, bir kısmı kabartma yivlidir. Burada mermer idoller, pişmiş toprak figürinler, damga mühürler, pişmiş toprak ağırlık ve ağırşaklar, taş ve kemik aletler bakır ve bronz silahlar, kesici aletler, bronz süs iğneleri, bilezik, halhal ve küpeler de çok miktarda bulunmuştur. Kusura C yerleşmesi keramiği, çarkta yapılmıştır. Burada ise, açık ve koyu kırmızı renkli, cilalı ve perdahlı vazolar, testiler, tabaklar, maşrapalar, kaseler, sürahiler açığa çıkmıştır. Kapların çoğunluğu düz, bir kısmı halka ve sivri diplidir.
Çavdarlı Kovalık Höyük Kazısı
Çavdarlı Kovalık Höyük, Afyonkarahisar-Konya eski yolunun güneyinde Çavdarlı köyünün 2 km kadar kuzeyinde, yola bitişik konumda bulunmaktadır. Afyon Bayındırlık Müdürlüğü’nün, Yol-Su-Elektrik (YSE) biriminin 1964 yılındaki yol yapımı sırasında dozerle Kovalık Höyük’ten toprak alınırken, heykeller açığa çıkmıştır. Höyük’teki tahribat durdurulmuş açığa çıkan eserler toplanmıştır Olay, Bakanlığa bildirilmiş, yerinde bir araştırma yapmak üzere Bakanlık, Afyon Müzesi’nde uzman olmaması nedeniyle, önce Manisa Müze Müdürü Ziya Polatkan’ı daha sonra da Mimar Arkeolog Mahmut Akok’u görevlendirmiştir.
1964 Nisanında Mahmut Akok başkanlığında yapılan kazı çalışması 15 gün sürmüştür. Ancak bulunan eserlerle ilgili bir mimari yapıya, yani bir tapınağa rastlanmamıştır. Kazı sonucunda üç basamakla inilen bir odacık ortaya çıkmıştır. Bir adak steli, bir heykelcik taslağı, M.S. III. ve IV. yüzyıllara ait bazı Roma sikkeleri ve çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Akok’a göre, daha büyük bir tapınağa ve daha erken bir döneme ait olan bu heykeller, tapınak rahipleri tarafından yerlerinden alınarak Hıristiyanlığın yayılması sırasında çoğalan put kırıcılarından kurtarılmak üzere, IV. yüzyıla ait bu basit köydeki yere gömülmüşlerdir.
Çavdarlı Kovalık mermer eserlerinin tümü adak heykeli ve adak taşlarıdır. Dokimeon beyaz mermerinden yapılmışlardır. İnce grenli, saydam, güzel cila tutan bu mermer antik çağda çok yaygın biçimde heykel yapımında kullanılmıştır. Boyları 110 cm kadar olanlar yanında, genelde küçük boy heykellerdir. Eserin 36 adedi adak heykelciği, 13’ü heykel parçası, 9’u adak steli, 2’si adak sunağı, 2’si büst, 6’sı heykel başı, 3’de hayvan başlı masa ayağıdır.
Bu kümede bulunan tanrı heykelleri bir pantheon oluşturacak çoğunluktadır. Tespiti ve tasviri yapılan eserler arasında,12 Apollon, 10 Nike, 3 Men, 2 Zeus, 2 Kybele, 2 Artemis, 2 Eros, 1 Asklepıos, l Asklepıos,-Hygea çifti, l Leto, l Herakles, l Tanrı-Kral Midas ve bir Kazmenia heykelciği bulunmaktadır.
Toplam 39 eserin kaidesinde Grekçe yazıtı vardır. Heykelcikler stilistik özellikleri özgünlüğü ve yazıtların karakterinden, bu eserlerin, M.S. II. yüzyıl sonlarında yapıldığı ve adak olarak bir tapınağa belki bir Apollon tapınağına sunulduğu anlaşılmıştır.
Yanarlar Hitit Mezarlığı Kazısı
Yanarlar mezarlığı, Afyonkarahisar-Ankara yolunun 30. kilometresinde İscehisar ilçesine bağlı Seydiler kasabasının Yanarlar Mahallesi’ndedir. Işık ailesine ait “Küpyer” adıyla anılan bir tarladır. Bu tarla sürüldüğü zamanlar, sapan demirine takılan taşları, bir çok mezarın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Afyon Müzesi’ne intikal eden bazı eserler, yerin keşfini sağlamıştır. Afyonkarahisar çevresindeki M.Ö. II. bin yerleşmeleri üzerinde çalışan Doğu Mermerci tarafından yapılan inceleme sonucunda kazı yapılması gündeme gelmiştir.
Prof. Dr. Kutlu Emre tarafından 1975-1977 yıllarında kısa süren kazı yapılmıştır. Kazı sonucunda yerleşme yeri bulunamayan bir Hitit mezarlığı açığa çıkmıştır. İki yıllık kazı mevsiminde, 9 açma çalışılmış ve toplam 36 küp mezar açılmış ve incelenmiştir. Kazı dışında bulunan 10 adat mezar küpüyle birlikte 46 mezar açılmış sayılır.
Birkaç kuşak boyunca kullanıldığı anlaşılan mezarlıkta, hafif eğimli araziye 1-2 metrelik çukurlar kazılmış, küpler çukur içine ağızları yukarı açık gelecek biçimde yerleştirilmiştir. Ölü daha sıcaklığını yitirip katılaşmadan, ayaklar dibe, baş ağız kenarına gelecek biçimde çömelmiş durumda yerleştirilmiştir. Bu gömme biçimine hoker ve yarı hoker (ana karnındaki gibi) gömü adı verilmektedir. Küpün ağzı yassı taşlarıyla kapatılmakta, üzeri toprakla örtülmektedir. Küpün içine ölünün sevdiği özel ve süs eşyası dışında ölüye sunulan armağan kaplar, eşyalar gömülmektedir.
Bu mezarlara armağan olarak keramik çeşitleri süs eşyası ağırşaklar ve aşık kemikleri bırakılmıştır. Keramik eşya olarak küpler, yonca ağızlı testiler, yuvarlak ağızlı testiler, sepet kulplu çaydanlıklar, emziği kulpun yan tarafında ibrikler, çift kulplu vazolar, çanaklar bulunmuştur.
Süs eşyası olarak topuz başlığı iğneler, koni başlı iğneler, başı yivli iğneler, başı dilimli iğneler, kıvrık başlı iğneler, halkalar, gerdanlık taneleri, çeşitli taşlardan boncuklar, böcek kabuğundan gerdanlıklar ele geçmiştir. Taştan, pişmiş topraktan, kemikten çeşitli biçimlerde ağırşaklar, dilimli düz yassı topuz başları ve çeşitli, irili ufaklı kemikten aşıklar da bolca bulunmuştur.
Yanarlar mezarlığında bulunan keramiğin hemen hepsi çarkta yapılmıştır. Kapların hamuru, koyu kiremit, kızıl deve-tüyü, kızıl kahverengindedir. Hamurda, katkı malzemesi olarak, irice kum ve parlak mika tanecikleri kullanılmıştır. İri taneli hamur iyi işlenmemiş ve sıkıştırılmıştır. Bunun yanında iyi işlenmiş hamurlu, ince cidarlı kaplar da az değildir.
Yanarlar çömleğine biçim verildikten sonra, görünümünü daha güzelleştirmek için, astar, perdah, boya, banyo ve nemliyken düzeltme yöntemleri uygulanmıştır. Yanarlar kaplarında bezeme öğesi olarak çeşitli biçimde düğmeler, yatay yivler, kabartma bantlar, kabartma ip şeridi, tek merkezli daire baskıları, stilize edilmiş insan yüzü ve boğa başı motifleri kullanılmıştır. Ayrıca, İç Anadolu’da Asur Ticaret Kolonileri ve Eski Hitit çağında görülen hayvan başı biçimli emziklerin Afyonkarahisar çevresinde bulunduğu ve kullanıldığı çok güzel bir örnekten anlaşılmıştır. Yanarlar mezarlığı buluntularının büyük bir çoğunluğu, Anadolu’nun M.Ö. II. bin yılın ilk yarısına ait, özellikle Hitit merkezlerinde açığa çıkmış eserlerle oldukça yakın benzerliklerle göstermektedir. Bu benzerlikler sayesinde, mezarlığın kullanım süresi saptanabilmektedir. Buna göre, bu Mezarlık Asur Ticaret Kolonileri çağının geç dönemi ile Eski Hitit Krallığı döneminde kullanılmıştır.
Sandıklı Maltepe Tümülüsü Kazısı
Afyonkarahisar ili, Sandıklı ilçesi, Ece Mahallesi'nde yer alan ve Maltepe adıyla anılan beş metre yüksekliğindeki tümülüste yapılan kazı çalışmasıdır. Müze Müdürü Ahmet Topbaş başkanlığında 1991 yılında yapılmış olup 15 gün sürmüştür. Kazı yerel imkanlarla yapılmıştır. Kazı sonucunda mezarın ikinci kez kullanıldığı, kuzeydoğu dramos duvarı ile ön oda girişini kapatan örgü duvarın bir kısmının tahrip edilerek yok edilmesinden antik çağda mezarın boşaltıldığı saptanmıştır. Net tarihi saptanamasa da MS 1. yydan daha erken bir tarihe ait olduğu değerlendirilmiştir.
Yedi Kapılar Kaya Yerleşimi ve Yeraltı Yerleşimi
Bolvadin ilçesine bağlı Kemerkaya kasabasının 3 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Konya- Eskişehir karayolunun takriben 500 metre doğusunda dağ yamacındadır. Emirdağ dağ silsilesinin bir bölümünü oluşturan Kemerkaya bölgesinin, doğu batı doğrultusunda uzanan bölümünde bulunan yerleşimin kaya yerleşimi, dağ yamacında; yer altı yerleşimi ise dağ eteğinde yer almaktadır. Yedikapılar kaya yerleşimi ve yeraltı yerleşiminde 1997-2001 yılları arasında, Afyon Müze Müdürlüğü’nce temizlik çalışması yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda Yedikapılar kaya yerleşimi tamamen, yer altı yerleşiminin ise büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. Yedikapılar kaya yerleşimi kuzeye bakan “u “şeklinde plana sahip kompleks yapı grubundan oluşmaktadır. Kuzey tarafı açık, doğu, batı ve güneyde yapıları olan avlulu kompleksin batısında “L” planlı mezar odası, doğusunda mutfak ve yazlık bölümü bulunan 5 mekan, güneyinde ise avluya açılan 2 mekan, doğu batı doğrultusunda uzanan ve 6 kapısı avluya açık koridor, bu koridora açılan dikdörtgen planlı ve tonozlu 5 mekan ile koridorun doğusunda şapel bulunmaktadır. 5 metreye yaklaşan yüksekliği ile ihtişamlı bir görünüme sahip kompleks yapının, askeri (garnizon) veya idari bir yapı olabileceği düşünülmektedi Yedikapılar kaya yerleşiminin 200 m. batısında ise yer altı sığınağı bulunmaktadır. Yer altı yerleşimi, 1 ve 2 nolu olmak üzere birbirine yakın iki ayrı yerdir. 1 nolu yer altı yerleşimi, 3 katlı olup, toprak yüzeyine uzanan 7 adet havalandırma bacası, su kuyusu, gizli geçit diyebileceğimiz uzantıları yer almaktadır. 1 nolu kompleksin üst katı ise, kendi içerisinde, ana dehliz, yan dehliz, güney dehliz, doğu dehliz, batı dehliz, olmak üzere, bölümlerden oluşmaktadır. 2 nolu yer altı yerleşimi ise 2 havalandırma bacasına sahip olup, 1 nolu yer altı yerleşiminden küçüktür. Sığınakların üstü ören yeridir. Çok tahrip olduğundan mimari izleri yoksa da, Bizans çanak çömlek parçaları bulunmaktadır. Bizans dönemine tarihlendirilebilen kaya yerleşimi ve yer altı yerleşimi Afyonkarahisar yöresinde ortaya çıkarılan tek örnek olması nedeni ile arkeolojik açıdan büyük önem arz etmektedir. Ancak Bizans dönemi yaşantısı ve taş işçiliği açısından yeterli bilgi elde edilememiştir.
Tatarlı Tümülüsü Kazısı
Tatarlı tümülüsü, Şuhut-Dinar yolu üzerinde Tatarlı kasabası yakınında, yol kenarında, kayalık bir tepe üzerindedir. 1970 yılında kaçakçılar tarafından tahrip edildiği haber alınınca, Müze Müdürü Hasan T. Uçankuş ile asistan arkadaşları Bedri Yalman ve Ali Kılıçkaya tarafından, burada bir kurtarma kazısı yapılmıştır. Tatarlı tümülüsü, 50 m çapında 6 m yüksekliğindedir. Doğal ve kayalık bir tepe üzerine, kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiştir. Mezar odasının üzerindeki yığma, çevredeki yumru taş, kırma taş, çakıl ve değişik renkteki topraklarla oluşturulmuştur. Tümülüsün tepesinden mezar odasının tavanına kadar yüksekliği 3.5 metredir. Mezar odasının yüksekliği 185 cmdir. Odayı örten kalasların kalınlığı 20-30 cmdir. Düzleştirilen zemin üzerine ardıç kalaslarından bir mezar odası yapılmış oda içinde, ölü bırakılmış üzeri ağaçlardan bir tonoz biçiminde kapatılıp örtülmüş, daha sonra da çevresine, kesme blok taşlardan aşırma tekniğiyle kalın bir duvar örülmüş, bundan sonrada koruyucu yığma bölümle örtülmüştür. Üzeri tonozlu ahşap odanın iç ölçüleri, 250x200x185 cmdir. Odanın kuzey duvarı değişik ölçülerde 8 kalastan yapılmıştır. Üstteki 4 kalas kamalarla birbirine bağlanmış; alttakiler ise kamasız üst üste oturtulmuştur. Kalas duvar yapımında, geçme ve bindirme tekniğine başvurulmuştur. Üst örtüsü kalasları da böyle yan yana geçme biçiminde dizilmiş, onların üzerine mertekler, ağaç kabukları sıralanmış ve ondan sonra killi bir çamurla sıvanmıştır. Bu mezar odasına sonradan, Romalılar zamanında, blok taşlardan bir dromos ilave edilmiş, aile mezarı olarak kullanılmıştır. Bunun için mezarda birden fazla, 14 insan iskeleti ve kafatası ele geçmiştir. Kemiklerin konumu da, mezarın sonradan birçok defa kullanıldığı göstermektedir. Çok zengin olması gereken ilk Phryg mezarı, Romalılar zamanında soyulmuş ve bu soygun zamanımıza kadar süregelmiştir. Tatarlı Tümülüsü’nün içinde ele geçen buluntular yalnızca bir bakır Roma sikkesi, iki demir çivi, bir cam şişe parçası ve pişmiş topraktan bir kap parçasıdır. Mezarın asıl önemi, ahşap duvarları üzerinde bulunan boyalı resimlerdedir. Tümülüsün en önemli en ilginç buluntuları bunlardır. Kuzey ve güney dar yan duvarlarının üst bölümünde karşılıklı iki sfenks frizi vardır. Onların altında, kalkanlı savaşçılar, savaş arabaları geçişi, kanatlı boğalar uçuşu, onları takip eden bir panter figürü, üzerinde uçan kuşlar resimleri dizisinden oluşan zengin mitolojik sahnelerinden meydana gelmektedir. Ayrıca yan duvarlarda bazı adamlar, hayvanlar ve bazı geometrik şekillere de rastlanılmıştır. Tatarlı Tümülüsü, inşa tekniği, ahşap odasının yapım biçimi ve ahşap duvarlar üzerindeki resimli figürler ile bu mezarın Geç Phryg dönemine ait olduğunu; yani M.Ö. 6 yüzyılın (525-500) sonlarında inşa edilmiş olabileceğini göstermiştir. Peter Cuniholm’un son dendrokronolojı incelemesi sonucunda M.Ö. 531 tarihi verilmiştir.
Karaoğlan Kazısı
Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü’nün 1987-1990 yılları arasında yaptığı, bir kurtarma kazısıdır. Karaoğlan yerleşme yeri, İhsaniye ilçesi Yaylabağ köyü Karaoğlan yöresindedir. Yayvan bir tepecik olan Karaoğlan Höyüğü’nde Eski Tunç dönemine ait üç yerleşim evresi belirlenmiştir. Yerleşim alanı kulelerle desteklenmiş bir surla çevrilidir. Surun içinde, dikdörtgen ve yamuk planlı evler, taş döşeli sokaklardan oluşan bir yapılanma bulunmuştur. Sur duvarları iri blok taşlardan, evler ise irili-ufaklı toplama taşlardan inşa edilmiştir. Evlerden birinin zeminine gömülü küpler ile dokuma ağırlıkları bulunmuştur. Yerleşmenin büyük bir yangın geçirdiği, sur duvarları ve evde gömülü küplerden anlaşılmaktadır. Mimari yapılanmadan ve içinde ele geçen buluntulardan, buranın Eski Tunç Çağı II. dönemine ait bir yerleşme olduğu anlaşılmıştır. Karaoğlan kazısı buluntuları iki kulplu çömlek; yuvarlak gövdeli, uzun boyunlu, gaga ağızlı testi; tek kulplu çanak, çanakcık, konik ağırlık, el değirmeni taşı ve mermer idol, başlıca buluntulardır. Bu eserler Afyonkarahisar Müzesi’nde sergilenmektedir.