Afyon' da 1 gün
Birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış Afyonkarahisar’da dolu dolu bir gün geçirebilirsiniz. Sabah erken kalkarak; şehir merkezindeki lokantalarımızda yöresel lezzetlerimizden oluşan; sucuk, pastırma, kaymak, mercimekli bükme, haşhaşlı katmer ve keşkekten oluşan bir kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz.
Günün ilk turuna, Zafer Meydanı’ndan Uzun Çarşıya adım adım yürürken etrafınızdaki meşhur ürünlerimizin satışının yapıldığı dükkanlardan alışverişinizi yaptıktan sonra, yol üzerinde Keçeciler Çarşısı’ndan keçe ürünlerinden satın alabilirsiniz. Uzun Çarşı’nın sonunda bulunan Bedesten Çarşısı’nda satışı yapılan yerel geleneksel ürünleri görerek, Tarihi Taşhan’da kısa bir çay molası verebilirsiniz. Yol üzerinde tarihi evlerden biri olan Kültür ve Sanat Evi’ne uğrayıp, Sultan Divani Mevlevihane’sine geçebilirsiniz. Mistik gezinizden sonra Osmanlı Dönemi’nin mimari özelliklerini taşıyan konakları gezerken kendinizi rengarenk boyalı evlerin arasında tarihe yolculuk yaparken kendinizi Millet Hamamı’nda bulabilirsiniz. İnişli yokuşlu sokakların sonunda kendinizi Karahisar Kalesi’nin eteklerinde bulursunuz. Kale çıkışında çay molası vererek kayaya oyulmuş merdivenlerle yukarıya çıktığınız anda şehri kuşbakışı görkemli manzarasıyla karşılaşacaksınız. Kaleden inişte aşağıya doğru eğimli yoldan Uzun Çarşı’ya dönebilirsiniz. Bu bölgede Afyonkarahisar’ın eşsiz lezzetlerini tercihinize göre; civarda yer alan başta İkbal Lokantası olmak üzere Aşçı Bacaksız ve Numan Usta gibi lokantalarımızda yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Size tavsiyemiz Kaymaklı Ekmek Kadayıfı yemeden ayrılmayın. Yemek molasından sonra, Ambaryolu girişinde Kadınana Suyu’ndan içebilirsiniz. Rotanızı İmaret Camisi’ne yönelterek tarihi camiyi ziyaret ederek, caminin arka kısmında bulunan Taş Medrese’de sergilenen yöresel el sanatlarını görebilirsiniz. Rotanızı şehir merkezinde bulunan Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi, ANS Kampüsünde bulunan Alimoğlu Müzik Merkezi, Hattat Ahmet Karahisari Kültür ve Sanat Merkezi’nde Afyonkarahisar İsmail Kumartaşlı Yumurta ve Sanatları Merkezi, İstiklal Tanıtım Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Günün sonuna doğru ise Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin yapıldığı muhteşem alana Kocatepe’ye çıkabilirsiniz. Atalarımızın vatan uğruna verdiği mücadeleyi ve şehitlerimizin inancının yansımasını hissedebilirsiniz.
Tarihi M.Ö 1350’ye dayanan Karahisar Kalesi, şehir merkezinde yer alıyor. Yerden 226 metre yükseklikte trakit bir kaya kütlesidir. İlk olarak Hitit Kralı II. Murşil, Arzava Seferi sırasında askerlerine sığınak olarak üzerine Hapanova Kalesi (Yüksek Tepe Şehri)’ni yaptırmıştır. Karahisar adı Selçuklular döneminde verilmiştir. Günümüzde burçlar, kız kulesi ve sarnıçlar hala özelliğini korumaktadır.
2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine alınan Ulu Cami (Ahşap Tavanlı ve Ahşap Destekli Camiler”in en üstün örnekleri arasında) Selçuklu dönemi eseri Caminin en büyük özelliği 40 ahşap sütunlardan oluşmaktadır. Ulu Camii Eski Afyon olarak bilinen muhitte ve kalenin yaya çıkış yolunun hemen başında yer almaktadır. 1272-1277 yıllarında Sahipata Nusreddin Hasan tarafından yaptırılmıştır. Cami, beş sırada sekizerden kırk ahşap sütun üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar üzerine konan ahşap sütun başlıkları çakma, sarkıt ve baklava dilimlidir. Doğuya batıya ve kuzeye açılan üç kapısı vardır.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülen hamam, o dönem Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden birisidir. Ermeni ustalar tarafından yapıldığı için ‘Gavur Hamamı’ olarak adlandırılmış, daha sonra ise ‘Millet Hamamı’ olarak anılmaya başlanmıştır. Hamam erkekler ve bayanlar kısmı olarak iki bölümden oluşmaktadır. Erkekler kısmına giriş, göbek taşının bulunduğu yerin incelenmesi, cehennemlik bölümünün incelenmesi (su kaynatılan bölüm), bayanlar kısmındaki mermer-mozaik atölyesi gezilmesi, konferans salonu bulunmaktadır.
Anadolu’da kurulan ilk mevlevîhânelerdendir. Kuruluşu 13. yüzyıla kadar dayanır. Tarih boyunca birçok önemli icraata merkez olmuş Afyonkarahisar Mevlevîhânesi, Konya Mevlevîhânesinden sonra en önemli mevlevîhânedir. Bu özelliği bütün bilim adamları tarafından tescillenmiş olan Afyonkarahisar Mevlevîhânesi, özellikle 16. yüzyılda Hz. Mevlânâ’nın yedinci kuşak torunlarından Sultan Dîvânî zamanında mevlevîlik açısından çok önemli bir merkez olmuştur. Ayrıca “40 Hatimli Şifalı Aşûre” geleneği ilk defa Sultan Dîvânî zamanında Afyonkarahisar Mevlevîhânesi’nde başlamış ve birçok mevlevîhâneye buradan yayılmıştır. Günümüzde bu geleneği devam ettiren tek mevlevîhânedir.
Hıdırlık Tepesi ile Karahisar Kalesi çevresindeki eski yerleşim alanı kentsel sit alanı olarak koruma altına alınmıştır ve ilk yerleşim alanı olan bu bölge Afyonkarahisar sivil mimari özellikleri taşıyan evlerden oluşmaktadır. Benzer sivil mimari örneklerine Çeşmeli Konak ve Birlik Evi civarında yer alan Mecidiye Mahallesinde de rastlanmaktadır. Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait konakları ve renkli evleri görebilirsiniz.
Şehir merkezinde yer alan Bedesten çarşısı, tek katlı ve taş bir binadır ama kuzeydeki dükkanlar çift katlı ve depoludur. Ana giriş kapısı güneydedir. Bunun dışında doğuda iki ve batıda üç olmak üzere toplam altı giriş kapısı vardır. Kaleye çıkılan yol tarafında bulunan bedesten çarşısında dükkânlar, tarihi çarşının iç kısımları yer almaktadır.
Keçeci, Tespih ustası, Ebru sanatçısı, Ney atölyesi, kilim satışı ve katmer-gözleme işletmelerinin yer aldığı “Taşhan Alem-i Çarşısı”nda çay, kahve vb. atıştırmalık ürünler için uygun bir yerdir.
Afyonkarahisar ve çevresinden toplanan eserler ile oldukça zenginleşmiş olan Müzede; arkeolojik eserler, kronolojik bir sıra esas alınarak sergilenmektedir. Bu salonlarda sergilenen eserlerle, Eski Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Roma ve Bizans dönemlerine ait oldukça zengin bir koleksiyonlara sahip olunduğu görülmektedir.Bu dönemlere ait pişmiş toprak, taş mermer, kemik, cam, metal kap kacak, heykel ve sikke gibi araç ve gereçler, yöremiz insanlarının, M.Ö. 6000 li yıllardan günümüze kadar yaşayışı, inancı, üretimi, ticareti hakkında bize oldukça önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca, günümüzdeki önemi nedeniyle sanayi haline gelmiş mermer ticareti ve sanatı ile ilgili bilgi veren mermer heykeller, lahitler, mezar taşları ve mimari parçalar, müzenin önemini artırmaktadır. Müzenin bahçesinde açık sergilemede ise genellikle Roma ve Bizans dönemi mezar stelleri, lahitler, küpler, heykeller, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait mezar taşları sergilenmektedir.
Türkiye’nin ilk Yumurta ve Sanatları Merkezi’nde, hem farklı türlerden hayvanların yumurtaları hem de sanat eseri haline getirilmiş yumurtalar sergilenmektedir. Türkiye’nin önemli yumurta üretim merkezlerinden olan Afyonkarahisar’ daki merkez, bu alanda dünyanın 6’ncı, Türkiye’nin ise ilk sergi merkezidir. Türkiye’nin 22 şehrindeki 37 üreticiden 240 farklı ırktan yumurtaları ve 9 şehirden 10 yumurta eserleri ustasının da yumurta sanatlarıyla ilgili eserleri sergilenmektedir. Bir müze konseptinde düzenlenen Merkez; Türkiye’de bir ilk olup, sektörel tanıtım merkezi yönü ile de ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’nin en büyük Müzik Merkezinde dünyanın değişik yerlerinden getirilmiş müzik aletleri sergilenmektedir. Beş kıtadan 450 çalgı aleti ve müzik objesi yer almaktadır. Bu merkezde sergilenen çalgıların tamamı kullanılabilir durumda. Yüz yılı aşkın geçmişe sahip, farklı müzik türlerinden çok sayıda enstrümanın yanında; radyo, gramofon, pikap, gibi antika değeri olan eserler ve geleneksel kültürümüze büyük katkısı olmuş sanatçılarımızın kişisel eşyaları da burada sergilenmektedir.Ziyaretçiler merkezi gezmeleri sırasında sanat ve müzik dolu bir ortamda kendilerini bulabiliyorlar. Aynı zamanda dünyadaki en büyük on müzik merkezinden biri.